Adı Sevinç’ti Öğretmenin

1998 yılı.Beşikdüzü’ndeyiz…/Feryal Turan Çakmak

Sahildeki martıların sesi düşüyordu akşamımıza.

Karadeniz’in ağlamaklı çocukları hiç susmuyordu.Sanki çok dertliydiler.Sevinç öğretmenimle Annemin rengarenk sardunyaları arasında oturmuş sohbet ediyorduk.

Biliyormusun dedi Sevinç Ablam Erzurum da da yaşayan martılar varmış dedi.Nasıl yani dedim.Bir köy öğretmeninin anılarını yazdığı kitapta okumuştum dedi.Balık arabalarının peşine takılıp gitmişler, bırakmışlar denizlerini. Bir süre sonrada kara koşullarına ayak uydurmuşlar zaten…Karın tokluklarının uğruna.Yutkundum biranda hüzünden mavi ipince bir ip dolandı sanki yüreğime.Yüzüm ekşimişti bir anda.

Ama Sevinç’ti bu al yanaklı güzel insanın adı.Hiç sevmezdi hüznü.Muzip gülümseyişle hüznün üstüne bir kazan soğuk su dökerdi.Saatlerce birlikte gülebilirdik.Çok kitap okurdu.Tam bir eğitimciydi…iki yıl Batman Sason’ da görev yapmıştı.Terörün en şiddetli zamanlarında.Hiç vazgeçmedi Sevinç Öğretmen olmaktan.O farklı bakardı.Güzel olanı görmek için bakardı.Güzel olanı öğretmek için bakardı.Öğrencilik dönemlerinde arasıra İstanbul’a gelirdi.Çocukluktan ona karşı ayrı bir sevgim vardı.Duyar duymaz geldiğini hemen soluğu dayımlarda alırdım.

Sevinç Öğretmen yengemin kızkardeşiydi.Birgün elinde kalem kağıt birşeyler çizdiğini gördüm.Karakalem resim çiziyordu.Pencereden bakan bir kız, bahçemizdeki zeytin ağacı ve sokağın başında duran Saime teyzenin evini çizmişti.O kadar güzel çizmişti ki.O zamana kadar evimizin böyle güzel manzarası olduğunu farketmemiştim.Baktığımızda ahengi bozan her şeyi ayıklamıştı sanki penceremizin önünden.Serçeler çizmişti pencerelerin önüne.Bu karakalem resimde gökyüzü bile masmaviydi. Eğitim yılları da hep böyle geçti Sevinç Öğretmenin.Siyahta maviyi buldurdu çocuklarına.

Ben üniversitede okuduğum yıllarda görev yeri Trabzon Araklı’da bir köye çıkmıştı.Okulların açılma zamanı gelmişti.Birgün bana hadi birlikte gidelim, görev yaptığım köye demişti.Benim çocukları çok sevdiğimi biliyordu.Gittiğimiz köy sahilden çok yukardaydı.Haftada bir kez ilçeye araba iniyordu.Çok şaşırmıştım.Bu devirde dedim hala böyle köyler varmı dedim.Hiçbir şey söylemedi, gülümsedi sadece bana.Çok manalar vardı gülümsemesinin ardında.

Köye çıktığımızda, işte benim pembe köşk dedi Sevinç Öğretmen.Okulun bahçesine inşa edilmiş, tek katlı öğretmen lojmanında kalıyordu Nalan Öğretmenle birlikte.Ertesi gün okullar açılmıştı.Köyün minik serçeciklerinin sesi geliyordu heryerden.Sayıları fazla değildi ancak sanki gökyüzü dolmuştu küçük kanat çırpınışlarıyla.Heyecanları yüzlerinden kır çiçekleri dökülüyordu okulun bahçesine.Sevinç öğretmenin etrafını sarmışlardı.O küçücük boyuncukları yukarıya dikilmiş uçmayı öğrenmek isteyen minik serçeler gibi öğretmenlerinin komut vermesini bekliyorlardı adeta.Al yanaklı Sevinç öğretmenim bir ağaç gövdesi gibi duruyordu ortalarında.Kışın ortasındaki bir bahar dalı gibi uzanıyordu kolları herbir çocuğuna.Kendini ağaç gövdesi gibi hissetmek, yaşarken bir ağaç gibi durmak böyle bir şey olsa gerek dedim kendi kendime.

Akşam olmuştu.Lojman çok soğuktu.Sevinç Ablamla kalın yün bir battaniyenin altına girmiş, kıkır kıkır gülüşüyorduk.Mehmet, bugün seni ters köşe yaptı galiba Feryal , ne dersin deyip kahkayı patlatıyordu.Mehmet, Sevinç Öğretmenin öğrencisiydi.Okulda nöbetçi öğrenciydi o gün. Cılız ama oldukça boylu 11 yaşlarında bir çocuktu.Okulun orta katına tenis oynamak için bir masa kurulmuştu.Biraz şaşırdım. İçimden köyün yolu yok ama masa tenisi var deyip gülümsedim kendi kendime.Masanın etrafında o şehirli kibiriyle kritik yaparken ben, ” Hocam bilir misin oynamayı ” dedi Mehmet, aniden.Çocuklar beni okula yeni gelen öğretmen sanmışlardı.Tabiki dedim bilmiş bilmiş.Hafta sonları arada kuzenimle gidip oynuyorduk çünkü.Dedim gel oynayalım.Küçücük çocuğa yenilecek halim yoktu herhalde derken Mehmet bana iyi bir ders verdi.Ben çocuğun hiçbir topunu karşılayamadım. Rezil oldum.Kolum ağrıyor deyip maçı bıraktım.Çünkü çocuğun attığı hiçbir topu karşılayamıyordum.Bir de koşu koşu 2.kattan Birinci kata iniyor top arıyordum.Oysa sonradan öğrendim ki.Mehmet Okullararası turnuva şampiyonu.Sevinç öğretmenleri yaptırtmış okula masayı.Daha sonrada çocukların turnuvalara hazırlanmalarını sağlamıştı.