Çoğu kapatılan kurumlardan Cami ve dernek açık./Şakir Sağlam
Türkiye’de uygulanan yıkım politikası ürünlerini veriyor.
“Türkelli Köyü” adı ile başlayan ad yıkımı da bunlardan. Köyümüzün şimdiki adı; Oğuz Mahallesi.
KAPATILAN KURUMLAR
Türkelli Belde Belediyesi Başkan Hasan Hüseyin Algan ile açıldı.
Sonra nüfus nedeniyle kapanmak üzere iken Başkan Şakir Yenigün, Oğuz Belediyesi hamlesi, Oğuzluların politik farklılıklarına yem oldu. KAPATILDI. Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinde belediyeler özellikle küçük yerlerde insana hizmet edebilsin diye kuruluyor.
İlçelerde bile olmayan düzeyde iççi dolu ve kullanılır durumdaki TÜRKELLİ HALK KÜTÜPANESİ de kapalı.
Ardından “Ortaokul”umuz kapatılıp, yerine kurulan “İlköğretim Okulu” muz da yıkıma kurban yapılıp kapatıldı. Bu binada en son “TÜRKELLİ FOTOGRAFLARI” sergisi yapılmıştı.
SAĞLIK EVİ hangi düşmanlık bilgi ve becerisi ile kapatıldı dersiniz? İnsanlara neden bu düşmanlık? Yaşlıların yaşadığı köylere sağlık hizmeti bu kurumlardan verilmektedir. Kapatılan SAĞLIK OCAĞI bu işte. Ne yazık!
2020 yılında Oğuz Mahallesi’nde iki kurum var.
Oğuz Mahallesi Üretici Kadınlar Dayanışma Derneği, Güler İpek ile açık.
Ve camilerimiz açık. Bu görüntüler Oğuz Merkez Cami. Gebelli’de ikinci cami açık. Topallı’da üçüncü cami açık. Elbette dini inanç ve samimi inananlar için on cami olsun. Ama, inançlı insanları kandırıp “din rantları” ile seçimlerde oylarını alanlara soru sormayacaklar mı?
Gebelli’deki cami açık. Merkez Cami açık. Topallı Camisi açık. Bu noktada “kapanmasını mı istiyordun” gibi polemik yapılmasını istemek konuyu çarpıtmaktır. Halkın ibadet yerleri her zaman açık kalacaktır, kalmalıdır. Sorunun bu olmadığı açıktır.
Ama soru başkadır, sorun da başkadır. Asıl soru şudur: “Köyde kaç kişi yaşıyor?” Camiye giden kaç kişi kalmıştır? Hani insan sayısına göre kurum kapatılıyordu ya! Bir cami açık kalsa ve diğer iki caminin masraflar kısılmış olsa diye düşünüyor insan ama, aslında her şey açık:
Kapatılmak istenen “Türkiye Cumhuriyeti”dir.
Geldik Sona. “OĞUZ MÜZESİ GİRİŞİMİ” adında oluşturulan müze odamız da kapatılmış, kaldırılmış. Müzelik eşyalarımızı koruyamadık. “Çoğu çürümüş” diyor Muhtar Mustafa Refik Özdemir. Şimdi ne durumda bilmiyoruz. Ne yazık!
Bu küçük yer için söylenmedik laf bırakmayanlara bir söz:
“Hadi bakalım, yapın müzeyi!”