ıKöyümüzün yıllar içinde yerleşmiş geleneklerinden bazılarını buraya aldık:/Em.Öğrt. Şakir Sağlam
Bayramlaşma
Bayramlaşma, yad etme, anma, uğurlama, saygı, sevgi, tanıma, bir olma, paylaşma ve daha bir çok duyguyu içerir.
Ayrıca, dinsel görevi tamamlama günü olarak uygulanır.
Her geçen gün unutuluyor, giderek anılardan da siliniyor. Fotograflarda kalmaktadır ya, fotografa bakan olursa! Dostlukların, paylaşma günlerinin insanca olan özelliklerini arada bir uygulama alanı bulunca da duygulanıyor. Neler yapılırdı? Bu soruyu biraz olsun açıklamak gerek elbette. Eskiyi, güzel özellikleriyle yaşatabilmek önemli bir insanlık görevidir.
21.08.2018 tarihinde, Orhan Özdemir Oğuz’daki kurban bayramı bayramlaşmasını Merkez Cami önünde çekti. Tanıdıklarınıza rastlayabilirsiniz.
Asker Uğurlama
Geleneklerimizden biriside, ASKER UĞURLAMA dır.Neden askere gidilir?
“Yurt sevgisi”dir diğer adı çünkü. Askerliği yapan gençler olgunlaşır. Böyle kabul edilir. Toplum içine girme hakkı kazanır. Evlenme hakkı elde eder.
Sonuçta askerlik yapılacaktır.Askere gönderme, gençlere umut verme, moral eğlencesidir. Askerden gelenlerin öyle öyküleri vardır ki; üç-beş yıl askerlik yapanlar, gaziler, eli-kolu kesilmiş dönenler, hiç dönmeyenler…Korkulan bir iştir. Böyle olunca gençlerin arkada yaşayan akraba, ana – babalarına dönme umudu ve sevinci verilmelidir. Tabi moral kazanma, askere giden gençler için daha da önemlidir. Çünkü askere gidenlerin bazıları nişanlı, kimileri evlidir. Zordur arkaya bakmak. Mektup yazan var, yazamayan var. Hatta okuması olmayanlar. Telefon etmek istese ne zorluklar yaşanır. Mektubu açılır, okunur diye gönlünden geçeni yazamazlar. Darlanır, zorlanırlar, fayda etmez.
Ama hazırlıklar sürer, askere gidilecektir.
Askere aynı dönemde gidenlere tertip denir. Tertip hazırlıkları tamamlanır ve toplanırlar. Tertip yakınları, akrabalar, dostlar, köylüler de katılır. Kemençeler eşlik eder. Türküler horona karışır. Gözler daha çok yavukluları arar. Kar yağmur demeden eğlence yapılarak köy çıkışına değin birlikte gidilir. Arabalarla gidilecekse hazırlık ona göre yapılır. Uğurlama köyde bitmiştir.
Askerde yaşanan olumluluklar ya da olumsuzluklar başka bir inceleme konusudur. Askerlik bitsin diye zorunlu beklenir. Biter. İşte, teskere zamanı gelmiştir. Sanki kurtuluş olur. Eve dönüş heyecanı da vardır, askerlik arkadaşlarından ayrılma hüznü de. Arkada bırakılır her şey. Özlediklerine kavuşulur. Hasretlik biter.
Hele günümüzde askere gitmek kolaylaşması, sevilmesi gerekirken zorlaştırılması da ne demek oluyor. Gençler yurt hizmetine gitmiyor mu yoksa da bunca korku, gerginlik içindeler? Ayrıca haberleşmenin en kolay olduğu bir zamandayız. Herkesin telefonu var, haberleşmede neden illa zorluklar yaşatılıyor bu çocuklara, anlaması zor.
Her şeyin güzel olması içindir dileklerimiz.
Fındık Toplama
Fındık toplama da bir alışkanlık biçiminde sürmektedir. Öyle olmak zorundadır galiba. Alışkanlıklar yerleşik olanlardır. İlerledikçe gelenekselleşir. Bu nedenle, gelenekler bölümüne özellikle aldık
Ağustos ayının ilk haftalarında toplanmaya başlanan günlerin genel adı ” fındık zamanı “dır. Önceki yıllarda fındık toplama işi imecelerle de yapılırdı. Bu anlayış sanırım günümüzde kalmamıştır. Gündelik adında işçilikle toplama yapılmaktadır.
- Fındıklığa giren kişi beline ” gıdık ” bağlar. Topladığı fındığı içine datar. Gıdık dolunca sepete, harara ya da çuvallara boşaltır.
- Toplandıkça sepet, harar ya da çuvalla harmana taşınır. Harman fındık kurutma yeridir. Çimen olan düz alandır. Üç dört gün kurutulur. Tersi de kurusun diye ayakla iz yapılır. Kürekle çevrilir. 2-3 gün daha kuruyunca tırmıkla dövülerek bir araya toplanır.harmanda kabuklu kurutluyor kabuğundan ayrılmış kurutuluyor
- Harmanda , kabuklu fındık dövüldükçe içini bırakır. Çeç fındık tentalar üzerine ayrılır ve iyice kurutulur.
- Kurutulan fındık çuvallara doldurulur. Nemsiz yerde satış için bekletilir ya da satılır.
Ot Kurutma
Büyük ve küçük baş hayvanı olanlar, kış için ot kuruturlar.
Orak ya da tırpanla biçilen otlar bir süre toplanmaz, kurutulmaya bırakılır. Kurumayan, gölgede, altta kalan bölümler çevrilir. Yeterince kurutulur. Tam denilen küçük ot saklama yerine yığılarak saklanır. Tam yerine yığma da yapılır. Büyük bir ağaç toprağa dikilir.Bunun çevresine yığma yapılır. Topraktan ıslanmasın diye, en alta odun gibi yavaş çürüyen, dayanıklı destekler dizilir. Yığma tam korunaklı olmaz. Yağmurda ıslanabilir. Rüzgarda dağılabilir. Buna önlem için ise, otlar yığma sırasında birbirini sarsın ve kolay açılmasın diye çapraz olarak yığılı
Yığma bitince üst bölümü bağlanır ve içine yağmur işlemesin diye örtülür. Kışın hayvanların kuru beslenmesi böylece otlarla desteklenir.
Göç veren beldemizde bu geleneği günümüzde sürdürüldüğünü görüyoruz.
Tarla Belleme Mecisi
Tarla belleme baharda yapılır. Toprak havalandırılır. Ekim, dikime hazırlanır. Belleme erken yapılırsa toprak o kadar kısa sürede kendine gelir, ekime hazır hale gelir. Bunun için imece yapılır. Bu aynı zamanda bir gelenektir. Köy yaşamını kolaylaştırır. Genç insanlar için öğretici, kaynaştırıcı olur.
Bel adı ile tanıdığımız bu alet ile ile tarla bellenir..
İmeceye katılan kişiler eşit aralıklarla dururlar. Önlerinde bellenen bölüm, arkalarında bellenecek toprak vardır. Bellerini toprağa saplarken dikkat edecekleri nokta ise şudur: Bel, kaldırılacak genişlikteki toprak düşünülerek toprağa saplanmalıdır. Birlikte geri çekilip, bel kanırtılır ve kaldırılacak toprak büyük parçadan koparılır. Yeniden öne gelinir. Koparılan toprak öne doğru itilecek ve altı üstüne çevrilecektir. Bunu yaparken bir önemli nokta daha vardır. Bel, hangi ayakla itilecekse, bu bacak, öteki dizin üzerine atılır ki kuvvet alabilsin. Üstteki ayak bele dayanır ve alttaki dizden destek alınır. Ortak davranılarak, birlikte toprak itilir. Buna bel atmak denir.
İmeceler aynı zamanda neşe kaynağıdır. Türküler söylenir, (varsa kemençe eşliğinde) horon da oynanarak, imeceye can katılır.
Günümüzde tarla belleme biçim değiştirmeye başladı. Küçük makinelerle de toprak sürülmektedir.
Mısır Soyma Mecisi
Mısır toplandıkça az ya da çok oluşuna göre evdeki yeri ayarlanır. Hararla-sepetle taşınır. Az ise kendimiz soyarız. Çok ise meci çağırırız.
Meci akşam yapılır. Kızlı erkekli toplanılır. Ortaya konan kap-kacak konur, soyulan mısırlar içine doldurulur. Gece eğlencelidir. Kimi atma türküler, kemençe, dillikaval çalınır. Mısır tığını büyükse türkücü ya da çalgıcı en tepeye çıkar ve orada çalar, söyler. Kalabalık olduğundan bazı kişiler dışarda kalabilir. Değişim yapılır. Dışardakiler kendilerine oyun bulurlar. Kimisi salatalık ya da üzüm avına çıkarlar. Ancak avlananlar meci ile paylaşılır. Artık kimin ağacına, bostanına rastladıysa.
Mısırın içinden ayrılan bir bölüm soyulurken ayrılır. Fırında kurutulmaz. Gün darısı adındaki bu gurup asılarak kurutulur.
Çöten dediğimiz ambarlarda kurutulur.
Buradan azar azar alınarak eldeğirmeninde yarma yapılır. Ya da, un yapılmak üzere su değirmenine götürülür.
Yol Yapımı
Yol yapımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunu, sorumluluğu olmuştur kurulduğundan beri.
Devletimizin önemli bir işi de yol yapımıdır. Ama aynı zamanda politik araçlarından birisi haline getirilmiştir. Yoksul bir ulusun ulaşımını sağlayabileceği önemli aracıdır yol, çünkü. Bunun demir yolu, kara yolu, hava yolu ya da deniz yolu olması farketmez. Bir ulusun bağımsızlığının ölçütlerindendir yol politikası. Bu konu, politikacılarımızın her zaman olumsuz olduğunu düşündürücü bir örnektir. Yoksul ulusun ulaşımı ekonomik olmalıdır. Bunun en önemli yolu da demir yoludur. Diğer yollar ise zengin ulusların satacağı uçağına, arabasına, gemisine yarayacaktır. Bakınca zaten belli olur ülkelerin durumuna ya da tutumuna.
Yol yapanlara sepetleriyle, sırtlarıyla taş taşıyarak destek olunur ve bu imecenin devamıdır.
İşte bizim köyümüzün yolunun yapımından bir an. Biz kendi yolumuzun yapımını sürdürmekle içimizdeki köy-yurt sevgisini de işlemiş oluyorduk. İmece keyfi ile, birbirimizdik çünkü. Ama ne olduysa çok erken girdiler aramıza.
Biz inanıyoruz ki; bu köyün insanı her konuda el ele olmayı başaracaktır.