Mehmet Fakih / Sinan Kılıç
a. Mehmet Fakih Bey kimdir
Giresun’un Eynesil ilçesinden Karadeniz’e karışan Oğuz Deresi’nin üst kısımlarında Oğuz adı verilen bir bölge yer almaktadır. Eski arşivlerindeki tapu ve mahkeme kayıtlarına göre, bu bölgede yerleşmiş olan halkın Mehmet Fakih Bey’in soyundan gelmektedir. 14. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Mehmet Fakif Bey’in sözü edilen Oğuzeline yerleştiği ve bu bölgede daha sonra oluşan köylerden Türkelli’de, kendisiyle oğlu Oğuz Han için birer konak yaptırdığı halk arasında anlatılmatadır. Bu söylenceye göre söz konusu konaklar, günümüzde Türkelli Beldesi, Atatürk Mahallesi’nde yer alan, ancak birkaç yıl önce üzeri toprak doldurularak yok edilen Güvende Suyu’nun çevresinde yer alıyor olmalıdır.
b. Oğuzların Karadeniz Dağları’na yerleşmeleri
Doğu Karadeniz bölgesindeki Oğuz Türklerinin izlerini irdeleyen İbrahim Tellioğlu, Osmanlı Hakimiyetine Kadar Doğu Karadeniz’de Türkler (Trabzon 2004) adlı kitabında (s. 118), Oğuzların büyük oranda Malazgirt Savaşı’nın hemen ertesinde Doğu Karadeniz’e yerleşmeye başladığını ve bu sürecin Türkiye Selçuklu Devleti’nin ortadan kalkmasına kadar sürdüğünü belirtiyor. Kaynağını vermemekle birlikte Tellioğlu’nun bu saptamayı özellikle Giresun, Ordu, Samsun ve Gümüşhane’ye yerleşen Oğuzlardan geriye kalan yer adlarına dayandırdığı anlaşılıyor. Bu dayanağa, Türkelli, Resullu, Dolanlı (Aruz) ve Çakırlı (Kızılçukur) köylerinin bulunduğu bölgeye halen Oğuz adının verildiği bilgisini ekleyebiliriz. Ancak yine de sadece yer adlarından yola çıkılarak Oğuz Türklerinin bölgeye ilk ne zaman yerleştikleri konusunu aydınlatmak olası değildir.
c. “Fakih” adı
“Fakih” adı, 14. yüzyılda kanıtlardan hüküm çıkarma yeteneği olan bilge kişilere verilen bir unvan olarak karşımıza çıkıyor (M. Fatsa, “16. yüzyılda Gelevera Vadisi’nde bir Türkmen Dervişi Kasım Dede ve Boynuyoğun Zaviyesi” Türk Kültürü ve Hacı Bektaşi Veli Araştırma Merkezi Dergisi 38, 2006). Orhan Gazi’nin 1360 tarihli vakfiyesine (sadr-ül-kebir) göre ahi reislerine de bu unvan veriliyor olmalıdır. Orhan Gazi’nin son ve I. Murad’ın ilk baş veziri olan Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa’nın (1349-1364), bir ahi reisi olabileceği üzerinde duruluyor.
16. yüzyılda ise eğitim kurumlarında ilmiye (bilim) ile uğraşan kişilere “Fakih”, sûfiye (tasavvuf) ile uğraşan kişilere de “Derviş” unvanı veriliyor.
Tirebolu ilçesinin yukarı kesimlerindeki Gelevera vadisinde, bugünkü Tekkeköy’de Kasım Dede adlı bir kişi tarafından kurulmuş olan zaviye, imaret ve değirmen bulunuyor (M.Fatsa 2006). Bu zaviye ile ilgili ilk bilgiler 1486 yılına ait Osmanlı vergi kayıtlarında yer almaktadır (F.Sümer, Tirebolu Tarihi, İstanbul 1992). 1515 yılına ait daha sonraki vergi kayıtlarına göre zaviyenin başında Kasım Dede bulunmaktadır. Ayrıca Kasım Dede’nin kardeşleri Derviş Ahmet ve Mehmet Fakih de zaviyede görevlidir. Bu bilgilere, sözü edilen Tekkeköy’ün Kadirga’ya kuş uçumu 25 km, Türkelli köyüne ise 35 km uzaklıkta olduğunu ekleyelim (yani, atlı olarak birkaç saatte ulaşılabilecek mesafeler).
(S. Zeki Uzunboy’un <http://www.utkuasan.com/turkelli/turk> adresindeki Uzunboy ailesine ait sayfada bu adı yanlış olarak Mehmet Fıkıh Bey biçiminde yazmaktadır.)
ç. Medrese Bahçesi
Bu bilgiler günümüzde halen “Medrese Bahçesi” diye anılan yerde bulunduğu söylenen medrese ile birleştirildiğinde, Türkelli için son derece ilginç bir noktaya ulaşılmaktadır. Medrese bahçesi Güvende Suyu’nun 100 m kadar kuzeyinde, yani Mehmet Fakih Bey’in torunlarının halen sahip olduğu arazinin hemen kenarındadır. Burada terkedilmiş büyük bir bina olduğu ve yıkılan binanın malzemesinin köylüler arasında paylaşıldığı halen anımsanmaktadır. Bu durumda, 14. yüzyılda bugünkü Türkelli’de, Güvende Suyu’nun çevresine yerleşen Mehmet Fakih Bey’in, “bilim” ile uğraşan biri olarak bir medrese yaptırmış olma olasılığı belirmektedir ki, bu konu eski arşivlerde detaylı araştırma yapmayı gerektirmektedir.
d. Resullu köyünün kuruluşu ve Mehmet Fakih Bey’in soyu
Baba adı Yusuf olan Resul adlı çobanın aslen Kısa sülalesi üyesi olduğu ve 15. yüzyılda Gümüşhane dağlarında çobanlık yaptığı Mehmet İpek’in (Emniyet Amiri) anlattığı bilgilerdendir. Yanında çalıştığı sülale, Musa oğlu Ahmet, Mustafa oğlu Virit ve Süleyman oğlu Mehmet ağalarla (Bu adları S. Zeki Uzunboy <http://www.utkuasan.com/turkelli/turk> adresinde Uzunboy ailesine ait sayfada sıralıyor. Mehmet İpek yazdığı defterin 3 sayfasında bu adlardan Virit’in yerini “Mustafa bini …” biçiminde yazıyor.) kavga ederek Kadırga’da bir değirmen ve 22 evi yıkınca, Gümüşhane dağlarından sürülüp 1400 koyun, at ve sığırlarıyla birlikte Oğuzeli’ne yerleştirilmişlerdir. Buna göre, sürülen sülalenin Mehmet Fakif Bey’in soyundan olma olasılığı ortaya çıkmaktadır.
Resul ile ilgili olarak verilen bir başka bilgi, Yayla Bey’in kızı Safiha ya da Safiye Hatun ile evlenmesi ve bugünkü Resullu köyünün olduğu araziye yerleşmesidir. Daha sonraki yıllarda bu arazide kendi evlerini ve bahçelerini kuran torunları, buraya yerleşen başka ailelerle birlikte söz konusu toprakları üzerlerine yazdırmak isteyince, 1558 yılında (Hicri 966) Yavebolu’da mahkemeye gidilmiştir. Anlaşıldığı kadarıyla, Oğuzeli’nin tarihiyle ilgili anlatılan bilgiler ve tarihler bu mahkemenin kayıtlarına dayanmaktadır. Ayrıca mahkeme tutanaklarından şu sözler aktarılmaktadır: … yüz yedi seneden beri bu âne gelinceye kadar tasarrufumuzda bulunan arazimizi Resul iki üç yılda elimizden almak istiyor halbuki arazi bizimdir demeleri üzerine İzzetlû Saâdetlu Mustafa Paşa Hazretleri tarafından âlilerinden buyrultu i şerif ile mübaşir tayin buyrulan Ali Ağa marifetiyle Resul’ü mahkemeden ret edilerek Mehmet Fakih’in evlatları üzere kayıt ve ilâm edilmiştir.
Bu sözler, geriye doğru bir tarihleme yapmayı olanaklı kılmaktadır. Buna göre Mehmet Fakih Bey’in Güvende Suyu çevresine bu mahkemeden 107 yıl önce yerleştiği kabul edilebilir ki, bu 1451 yılını gösterir. Bu tarihte bölge henüz Osmanlı egemenliği altına girmemiştir. Ancak başta belirtildiği gibi, bu tarihten çok önce Karadeniz Dağları’na göçer Türkmen gruplarının gelmiş oldukları varsayılmaktadır. Aslen bir bilgin ya da ahi reisi olan Mehmet Fakih Bey 14. yüzyılda bu göçer Türkmen gruplardan birinin başında bulunuyor olmalıdır.